Uluslararası Olimpiyat Komitesi; break dans, sörf, kaykay ve tırmanma dallarını oyunlara dahil etme kararı aldı. Dev organizasyonun artık gelenekselleşen spor dallarının yanı sıra, daha genç bir izleyici kitlesini olimpiyat oyunlarına çekebilmek ve yeni nesillere de hitap edebilmek amacıyla bu yönde bir değişiklikte karar kılındı.
Fransa’nın ev sahipliğinde 26 Temmuz-11 Ağustos tarihlerinde düzenlenecek Paris 2024 Olimpiyatları’nda ilk kez düzenlenecek break dans, bu yeni dallar arasında en çok ilgi çekenlerden birisi olarak görülüyor. Katılımcıların müzik eşliğinde uyumlu bir şekilde sergiledikleri figürleri esas alan dansta yerde sürünerek, başlarının üzerine dönerek gerçekleştirecekleri gösterilerinin oyunlara katacağı hava şimdiden merakla bekleniyor.
Hollandalı break dansçı Menno van Gorp bu dalın öne çıkan isimlerinden birisi olarak, ilk kez olimpiyatlarda boy göstermek üzere önümüzdeki günlerde gerçekleşecek elemelerde mücadele edecek.
Ülkesinin madalya umutları arasında yer alan Menno, her ne kadar bir spor türünün temsilcisi olarak dev organizasyona kendisini hazırlasa da, yaptığı işi aslen bir ‘sanat’ olarak tanımlıyor.
JUDO İLE BAŞLADI
Küçüklüğünde dövüş sporlarıyla ilgilendiğini belirten Menno, oradan break dansa geçişini şu sözlerle anlatıyor: “Çocukluğumda ilk uğraştığım spor judoydu. Çocukken beceriksizdim, bu yüzden doktor judo yapmamı söyledi çünkü bu bir denge oyunu ve düşmeyi öğreniyorsun. Bu kesinlikle benim break dansa geçişime zemin hazırladı. Judoda da oldukça iyiydim ve çocukluğumda da iyi bir seviyede yaptım ve ülkem için maçlar yaptım, birçok kupa kazandım. Sonrasında break dansı keşfettim.”
Dans ve sporu birleştiren etkinlikte sanatsal bir yön de bulan Hollandalı break dansçı “Bu bir spordan çok bir sanat formudur ancak break dans icrası tek bir kalıba sığmayacak kadar benzersizdir. Kesinlikle atletik ve rekabetçi bir tarafı var. Bu bir dans, bir yaşam tarzı, bir ifade, birçok şey bir arada” diyor.
Kendi stilini geliştirdiği break dansta bir orjinalliği de temsil ettiğini dile getiren Menno van Gorp “Dansımdaki yaratıcılığımla tanınıyorum ve bir çok imza hareketim bulunuyor. Düzenli break’te, isimleri olan hareketler kullanılır ve siz üstüne bir şeyler eklersiniz, ancak benim hareketlerim ya ters çevrilmiş temel hareketlerdir ya da hareketten harekete orijinal geçişlerdir” şeklinde tarzını tanımladıktan sonra çalışma ritüelini şöyle anlatıyor:
“SPORDAN SAYMAZDIK”
“Genellikle sabahları bir veya iki saatimi güç ve kondisyona ayırıyorum, ardından iki buçuk saat mola veriyorum, ardından akşamları ve hafta sonları dinleniyorum. Ben iki çocuklu bir aile babasıyım, bu yüzden bunu göz önünde bulundurmam gerekiyor. Yeni nesillere eğitim verdiğim bir antrenman alanım var ve çocuklarda yeni beceriler geliştirmek için çalışıyorum.”
Break dans kariyerinde en önemli dönüm noktalarından biri, olimpiyatların işin içine dahil olması kendisine göre… Ve bu güzel sürprizi büyük bir fırsat olarak görüyor aynı zamanda: “En üst düzeyde rekabetçi bir break dansçı olarak kariyerimin son yıllarından biri olduğunu hissediyorum. Olimpiyat çok büyük bir olay. Hazırlıklarım iyi gidiyor ve kendimi iyi hissediyorum. Olimpiyatlarda olacak bu tarihi anın parçası olmaktan heyecan duyacağım. Öncelikle elemeleri geçmem gerekiyor, bu yüzden elemeler için Şangay ve Budapeşte’de iyi olmam gerekiyor.”
Şimdi bir anda karşısına çıkan fırsat karşısında heyecanını gizlemiyor 35 yaşındaki sporcu: “Hiç hayal etmediğiniz türden bir rüya. Açıkçası kendimizi bir spor olarak görmüyorduk, dolayısıyla olimpiyatlara katılmak isteyeceğimizi hiç düşünmedik. Dünya Dans Sporları Federasyonu bizi kayıt ettiğinde ve seçildiğimizde herkes ‘Tamam, biz bu mücadeleyi üstleneceğiz’ dedi.
Bu çok büyük bir organizasyon ve ulaştığımız kitleyi genişletmek ve dünya çapındaki insanlara ilham vermek istiyoruz. Break dansın olimpiyatlarda olmasının iyi bir şey olduğunu düşünmeseydim katılmazdım. Olimpiyatların bir parçası olmak çok mutluluk verici. Olimpiyat madalyası kazanmak pastanın üzerindeki çilek olurdu. Altın madalya alınabilecek en güzel madalya olacaktır.”
“SOKAKTA DOĞDU OLİMPİK OLDU”
Break dans New York’taki Bronx bölgesinde seksenli yıllarda daha çok Afro-Amerikan ve Latin Amerikalı toplulukların içinden gençlerle doğdu. ‘Sokak dansı’ olarak da bilinen ve sokaklardan doğan bu dansı yapan erkeklere “b-boy”, kadınlara ise “b-girl” deniyor. B-boys ve B-girls yarışmacılar olimpiyatlarda teknik becerileri, yaratıcılıkları, tarzları, güçleri, hızları, ritimleri ve çeviklikleri açısından puanlandırılacak.
Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’nda 16’sı kadın, 16’sı erkek olmak üzere 32 dansçı boy gösterecek. Bu kotaların bir kısmı geçen yılki dünya şampiyonasında, bir kısmı kıtasal bazda değerlendirmede, bir kısmı da ev sahibine tanınan hak neticesinde dağıtılıyor. Son olarak 7’si kadın, 7’si erkek olmak üzere 14 break dansçı Şangay ve Budapeşte’de gerçekleşecek elemelerde, kalan tarihi kotaları almaya çalışacak.
“KAZANAN HER ZAMAN EN İYİSİ DEĞİLDİR”
Break danstaki etkisini objektif bir değerlendirmeye tabii tutuyor Menno van Gorp… Derecelerin beceriyi tanımlamak için her zaman için doğru bir kriter olmayabileceğine ve subjektif bir durumun varlığına işaret eden deneyimli dansçı “Her şampiyonluğu kazanmama rağmen bazen bir numara olmak beni rahatsız ediyor” diyerek şöyle devam ediyor:
“Break dans benim için müzik gibidir, cazın hip hoptan, funk’ın soul’dan daha iyi olduğunu söyleyemezsiniz. Zevklere dayalı olduğundan kimin en iyi olduğunu söylemek zor. Kazanmak seni en iyi yapar mı bilmiyorum. Bir anda belki ama genel olarak değil. Mütevazı kalmayı seviyorum. Jüriye kendi yöntemimi ve bunun bir sanat formu olduğunu göstermek istiyorum.”
“JAZZ SEVERİM”
Jazz müzik Menno van Gorp için bir ilham kaynağı. Bu durumu şu şekilde anlatıyor: “Çoğunlukla caz müziğinden ilham alıyorum. Cazın birçok farklı türü ve çok geniş bir alanı var. Tek bir müzik tarzı değil ama cazın funk ile birleşimini seviyorum, duygusal olmasını seviyorum. Yusef Lateef’i seviyorum.”
“BREAK DANS YAŞAM TARZI”
Menno van Gorp her ne kadar kendilerini bugüne kadar bir spor dalı olarak düşünmediklerini söylese de, detaylı bir değerlendirmede aslında bir spor oldukları düşüncesine de uzak durmuyor: “Fiziksel olarak zorlayıcıdır, bu bir yaşam tarzıdır, bir danstır, bir sanattır, dolayısıyla aynı zamanda bir spordur. Break dans birçok şeyi bir arada barındırır.”
Break dansın kendince püf noktalarını da paylaşan Hollandalı sporcu, “Kendinize asla çok fazla umut bağlayamazsınız. Dans ederken hissetmek çok önemlidir. Kendinize çok fazla baskı uygularsanız bunun dans şeklinizi etkileyeceğini düşünüyorum. Buna diğer uğraşlar ve mücadeleler gibi yaklaşmaya çalışıyorum ama bunu çok büyütemiyorum” ifadelerini kullanıyor.
EUROSPORT’TA ÖZEL HİKAYELER
Tarihin 33. yaz olimpiyatı olacak Paris2024’te müsabakalar Türkiye’de Eurosport ve BluTv tarafından ekranlara getirilecek. Bu kanallar aynı zamanda oyunların tarihi ve içlerinde Menno van Gorp’un da bulunduğu sporcularla ilgili bir çok özel içeriği de ekranlara getiriyor.