Hakan Fidan’dan vize sorunlarına ilişkin açıklama

AKP Samsun Milletvekili Mehmet Muş’un başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği (AB) Başkanlığı, Türk Akreditasyon Kurumu ve AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı’nın (Türkiye Ulusal Ajansı) 2026 bütçesi, kesin hesabı ve Sayıştay raporları görüşülüyor.

Milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Bakan Hakan Fidan, konuşmasına özel kalem bütçesinin yüksek olduğuna yönelik eleştirilere yanıt vererek başladı. Konuşmaların ardından danışmanlarından bilgi aldığını ifade eden Fidan, “Bu hassas olduğum bir konu. ‘Bu para nedir’ diye sordum. Şimdi önerge ile de değiştireceğiz. ‘Yapılacak NATO zirvesinin parasını nereye koyalım’ demişler. Özel kaleme eklemişler. Antalya Diplomasi Forumunu da oraya koymuşlar. Bu paralar oraya ait para. Bunu orada görmek istemediğimi Protokol Genel Müdürlüğü’ne eklemelerini söyledim. O kadar parayla zaten bir işimiz yok. Parayla bir işimiz yok” dedi.

“BAKANLIĞIMIZDA SIRASI GELİP DE BÜYÜKELÇİ OLAMAYAN YOK”

Fidan, “İkinci olarak bazı hocalarımız ve vekillerimiz analiz yaparken özellikle Çin konusunda, Hindistan konusunda, ticaret konusunda, dünyadaki krizler konusunda ‘neden daha detaylı analizler olmuyor’ dedi. Bence gerçekten çok yerinde haklı bir yaklaşım ama iki tane husus var. Birincisi halka açık bir konuşma yapıyoruz, buradaki sözler sadece burası için değil. Eğer kapalı oturum olursa memnuniyetle saatlerce istediğiniz analizi yaparız” dedi.

Bakanlıkta liyakat konusunda ise Fidan, şunları söyledi:

– “Şu anda diplomatik konularla ilgili gelen müdürlerin hepsi ve gelen müdürlerin yardımcıların hepsi, hepsi buradalar. Büyükelçi atamalarıyla ilgili de öyle bir durum yok. Bizim bakanlığımızda sırası gelip de büyükelçi olamayan yok. İkincisi, diğer genel müdür arkadaşlar uzmanlık isteyen, yani bakanlıkta daima olması gereken, bakanlık kendi alanında yetiştiremediği arkadaşlardır.

– Ben dışarıdan getirmek zorunda kaldım. Bu benim bu vatana borcum. Bir bilgi işlemci atacaksanız, bilgi işlemci getirirsiniz, diplomat yapmazsınız. Hukukçu atacaksanız, hukukçu getirirsiniz. Oraya atadığımız insanlara bakın siz. Atadığım adam bu işi yapıyor mu, yapmıyor mu? Uzman mı, değil mi?”

“BİZ DE BİZDEN VİZE İSTEYEN ÜLKELERİ PERSPEKTİFİYLE YAKLAŞIYORUZ”

Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı’na ilişkin “Meclis’in onaylamasından sonra hayata geçti fakat CHP milletvekillerimiz bunu Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. Bunu yakından takip ettim. Anayasa Mahkemesi’nin heyetinin üyesi önüne çıktım. 2,5 saat iptali istenen bütün maddelerle ilgili bizim buna neden ihtiyacımız var onu anlattım. Yüksek Mahkeme bunu not aldı” dedi.

Bakan Fidan, “Türkiye’ye her yıl 60 milyondan fazla insan geliyor. Bunların hepsine turist deniyor. Bu gelen insanların birçoğu vize uygulamasıyla geliyor. Ama biz de vize verirken açıkçası bizden vize isteyen ülkeleri perspektifiyle yaklaşıyoruz. Yani diyelim adam hasta getirmek istiyorum diyor. Gelirken gerçekten hasta, hasta diye mi geliyor yoksa burada başka bir şekilde mi olacak? Çok fazla detaylı konular var. Bu vize meselesi önemli” ifadelerini kullandı.

“AVRUPA KİMLİK POLİTİKASINDAN DOLAYI BELLİ KONULARI ASKIYA ALMIŞ DURUMDA”

Avrupa Birliği’nden vize almaya ve pasaportun itibarsızlaşmasına yönelik sorulara ise Bakan Fidan şunları söyledi:

– “Genel ifadelerle ‘bütün kapılar yüzümüze kapanıyor’ gibi bir yaklaşım var. Şimdi bir bulutu dağıtalım. Şöyle bir şey var; bir tane kapı var vize ile ilgili o da AB kapısı. Gittiğiniz 27 ülkenin hepsi AB’ye üye. Bu ülkelerin kendilerinin inisiyatifi yok. Hepsi ortak veri tabanında, ortak kriterlerle, ortak kontrol mekanizmalarıyla ve kotalarla size bize veriyorlar. Dolayısıyla ‘biz hangi ülkeye gitsek yüzümüze kapılar kapanıyor pasaportumuz itibarsızlaştı’ ifadesi biraz buradan abartmaya doğru oluyor. Burada böyle bir şey yok. 27 ülke aslında bir tane ülke olmuş. Bir ülke size sınırlama getiriyor.

– İki sebepten dolayı gençlerinizin gittiği zaman orada kalacağını düşünüyor. Neden öyle düşünüyor? Kendi içerisindeki göç meselesi inanılmaz derecede içerideki siyasi denklemi değiştiren bir husus olmuş. Siyasi yapılar, hükümetler sırf bu meseleden dolayı değişiyor. Aşırı sağın yükselmesini göçmen hareketliliğine bağlanmışlar. Özellikle Müslüman göçmen hareketliliğiyle belli Müslüman ülkelerden göç almasına.

– Şimdi Avrupalı ‘modern’ olduğu için ‘ben Müslüman istemiyorum’ diyemiyor. Belli ülkelere açıktan zikredemiyor. Onun için adı konmamış örtülü birtakım uygulamalar getirebiliyor. Biz bunları arazide bire bir üstüne giderek Avrupalı muhataplarla bir yere getirmeye çalışıyoruz. Ama burada tabii ki sürecin bu kadar karşılıklı bağımlılık geliştirdikten sonra olması gereken aşaması vize serbestisi aşaması olmalıymış. Yani 230 milyar Euroluk karşılıklı ticaretiniz var ve bu ticareti beraber yapıyorsunuz. Onun dışında inanılmaz bir sosyal hareketlilik var, öğrenci hareketliliği var, iş adamı hareketliliği var. Orada yaşayan Türkler var. Bu hareketliliği mümkün kılacak tek şey vize serbestisi. Avrupa da bunun bilincinde ama kimlik politikasından dolayı belli konuları askıya almış durumda.”

“MÜSLÜMAN BİR ÜLKEYİ ALMAMA KONUSUNDA BİR İRADE ORTAYA KOYDULAR”

Avrupa Birliği üyeliğine ilişkin ise Bakan Fidan, “Avrupa Birliği fasılları aştığı zaman bizi fasıllardaki kriterler üzerinden değerlendirmesi kadar normal bir şey yok. Fasıl açar der ki; ‘senin şuran hatalı şunu düzelt, şuran hatalı bunu düzelt veya bunları beraber götürelim’. Fakat bu irade yok. Yani 2007’de bu irade donduruldu. Lütfen bunu anlayalım. Müslüman bir ülkeyi kendi içlerine almama konusunda bir irade ortaya koydular Avrupa’nın iki itici gücü; Fransa ve Almanya. Yani bizimle biten bir konu değil. Almak isteyen adamların öyle bir iradesi yok. Yani AB almak istediği zaman yürümeyecek bir süreç yok” ifadelerine yer verdi.