ALMANYA – Almancada “Ölecek denilenler uzun yaşar (Totgesagte leben länger)” deyimi vardır. Bu deyimin Sol Parti’nin (Die Linke) güncel durumunu açıklamak için biçilmiş kaftan olduğunu söylemek hiç yanlış olmaz. Birkaç ay öncesine kadar anketlerde oyu yüzde 3 ile 4 aralığında olan, dolayısıyla yüzde 5 seçim barajına takılıp Federal Meclis dışında kalacağına kesin gözüyle bakılan Sol Parti’nin oyu, YouGov’un son anketinde yüzde 9’a yükselmiş bulunuyor. 7 ile 18 Şubat günleri arasında farklı kamuoyu araştırma kuruluşları tarafından yapılmış anketlerde ise partinin oyu yüzde 6 ile 7 aralığında görünüyor.
Buna karşılık, Sol Parti’den ayrılan Sahra Wagenknecht’in kendi adıyla kurduğu Sahra Wagenknecht Birliği (BSW) büyük bir düşüş yaşıyor. Birkaç ay öncesine kadar Federal Meclis’e girmesine kesin gözüyle bakılan BSW’nin oyu son anketlerde yüzde 4 ile 5 aralığında görünüyor; dolayısıyla, parti, yüzde 5 oy engeline takılıp Federal Meclis’e girememe tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor. Uzmanlar, bu düşüşü BSW’nin faşist parti Almanya için Alternatif (AfD) ile birlikte Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) düzensiz göçü sınırlama önergesine destek vermesine bağlıyor.
SOL PARTİ ‘KRALİÇE HEİDİ’NİN’ SAYESİNDE YÜKSELİŞE GEÇTİ
Medya ve uzmanlar, Sol Parti’nin hiç beklenmeyen yükselişine açıklama ararken, ilk akla gelen, partinin 36 yaşındaki liste başı adayı ve Federal Meclis Grubu Başkanı Heidi Reichinnek ya da sosyal medyada kendisine yakıştırılan unvanıyla ‘Kraliçe Heidi’ oluyor.
Reichinnek’in CDU’nun düzensiz göçü önleme önergesinin Federal Meclis’te görüşüldüğü sırada yaptığı oldukça hararetli ve CDU Başkanı Friedrich Merz’i hedef alan konuşması büyük yankı uyandırmıştı. Medyada yer alan haberlere göre, bu konuşma sosyal medyada 29 milyon kez izlendi. Bir pop yıldızı gibi gençlerin ilgi odağı olan Reichinnek’in TikTok’ta 470 bin, Instagram’da ise 300 bin dolayında takipçisi var. Buna karşılık Merz’in Instagram’daki takipçisi 53 bin dolayında. Sol Parti’nin Eşbaşkanı 63 yaşındaki Jan van Aken, “Her seçim etkinliğinde Heidi selfie için en az iki saat zaman ayırıyor, ben de bir saat kadar zaman ayırıyorum” dedi.
SOL PARTİ’NİN OYUNU ARTIRAN NE OLDU?
Sol Parti’nin yükselişe geçmesine dair açıklama getirilen yazılarda, ilk sebep olarak AfD gibi, partinin sosyal medyayı yoğunca kullanması gösteriliyor, Sol Parti’nin özellikle gençlerin büyük çoğunlukla kullandığı TikTok ve Instagram’ı kullanarak gençlerin ilgi ve beğenisini topladığı belirtiliyor. Parti eşbaşkanı Jan van Aken bu ilgiyi, “Özellikle gençlerin bam teline dokunduk. Yalnız bırakıldıklarını hissediyorlar ve farklı sebeplerden korkuları” sözleriyle anlattı. Bir sosyal medya fenomeni konumuna ulaşan Heidi Reichinnek ise, “Sosyal medya kendiliğinden sizin için çalışmıyor, insanın arkasında durduğu konular gerek” diyerek, gençleri ilgilendiren ve kaygılandıran konulara ağırlık verdiklerini söyledi.
Alman Birinci Televizyonu’nda (ARD) Kerstin Palzer ve Bianca Schwarz, Sol Parti’nin yükselişe geçmesini dört sebeple açıkladı. Buna göre Sol Parti, toplumun zayıf kesimlerinin öncelikli sorunları, yüksek kira, gıdada pahalılık ve yüksek enerji fiyatlarına odaklandı. Ayrıca iki eşbaşkan aylıklarını 2 bin 850 euroya düşürdü, bu da halkta büyük takdir topladı. İki isim, ikinci sebep olarak yıllardır parti içinde süren çekişmelerin bitmesiyle partinin kendini bulduğunu, Sahra Wagenknecht’in ayrılmasıyla çekişme sürecinin sona erdiğini, bunun da partiye epeyce puan kazandırdığını ifade etti. Palzer ve Schwarz, üçüncü sebep olarak, Sol Parti’nin göç ve göçmenlerden yana tavır alan tek parti olmasını gösterdi, bunun da göçmenlerde ve büyük kentlerde yaşayan üniversite öğrencilerinde karşılık bulduğunu belirtti. Dördüncü ve son sebep olarak ise partililerin kapı kapı dolaşıp seçim çalışması yapması gösterildi.
BUSINESS INSIDER: SOL PARTİ KENDİ KLASİK KONULARINA DÖNDÜ
Haber sitesi Businness Insider’dan Romanus Otte ise, Sol Parti’nin yükselişine ARD yorumcularının sebeplerine benzer sebepler gösterdi, Sahra Wagenknecht’in ayrılmasından sonra Heidi Reichinnek’in Federal Meclis Grup Başkanlığı görevini üstlendiğini, Jan van Aken’in de partiyi toparlamak için ‘imkansız’ görevi üstlendiğini yazdı. Otte, doğrudan seçim bölgelerini yeniden kazanmak için partinin emektarları Gregor Gysi, Bodo Ramelow ve Dietmar Bartsch’ın yola çıktılarını ifade etti. Alman seçim yasasına göre bir partinin üç adayı doğrudan seçim bölgesini kazanırsa, parti yüzde 5 seçim barajının altında kalsa bile Federal Meclis’e giriyor. Sol Parti, 2021 seçiminde bu yolla Federal Meclis’e girebilmişti.
Otte, yazısında, ikinci bir atılım olarak, Sol Parti’nin düşük kira, düşük fiyat, çalışanlara yüksek ücret, şirketlere ve varlıklılara yüksek vergi ve dünyada barış başta olmak üzere klasik sol konularına döndüğünü belirtti. Göçü sınırlama tartışmaların da kazançlı çıkan partinin Sol Parti olduğunu ifade eden Otte, partinin sosyal medyayı çok iyi kullandığını, ayrıca partinin önemli yüzü Gregor Gysi’nin televizyonlardaki tartışma programlarında sıkça yer almasının partiye puan kazandırdığını belirtti.
ULUSOY: SOL PARTİ, GÖÇÜN SINIRLANDIRILMASINA KARŞI ÇIKTI
Yunus Ulusoy. Ruhr Bölgesi’ndeki Essen kentinde bulunan Türkiye ve Uyum Araştırmaları Vakfı Merkezi (TAM) uzmanı Yunus Ulusoy ise, Sol Parti’nin yükselişini öncelikle göçmelere ve gençlere bağladı. Yunus Ulusoy, AfD’ye tepkiyle sokaklara çıkan duyarlı ve çeşitli bir Almanya’dan yana genç kesim için Sol Parti’nin bir seçenek konumuna geldiğini söyledi.
Ulusoy, “Merkez partileri, göç konusunda farklı politikaları olsa da göçün sınırlandırılması konusunda birleştiler. Sol Parti, bunların dışında kaldı, göçün sınırlandırılmasına karşı çıktı” dedi.
Başkent Berlin’de bulunan Alman Uyum ve Göç Araştırmaları Merkezi’nin (DeZim) geçen ocak ayının sonunda yayınlanan araştırmasına göre Türkiye ile Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinden gelen göçmenler arasında Sol Parti’nin oy potansiyelinin yüzde 57,8 olduğunu bildiren Ulusoy, bunda Sol Parti’nin Filistin ve Ukrayna’da barıştan yana tavır almasının etkili olduğunu ifade etti.
