Gıda perakendesi bu yıl büyümede enflasyona takıldı

Nurdoğan A. ERGÜN

Organize gıda peraken­deciliği, büyük market zincirlerinden indirim marketlerine kadar uzanan ku­rumsal yapısıyla Türkiye eko­nomisinin en büyük ve en kri­tik sektörlerinden biri olarak öne çıkıyor. 2024 verileriyle 1.5 trilyon TL’lik ciro hacmi ve 465 bini aşan istihdam gücüyle kayıtlı ekonomiye önemli kat­kılar sağlayan bu sektör, aynı zamanda tarladan tüketiciye uzanan tedarik zincirinde ka­lite güvencesi ve izlenebilirlik standartlarını oturtmaya çalı­şıyor.

Ancak organize peraken­denin, gelişmiş ülkelerin geri­sinde kalan pazar payı ve son yıllarda artan yüksek maliyet baskıları, sektörün sürdürüle­bilir büyüme hedeflerini zorla­yan temel unsurlar olarak dik­kat çekiyor. Türkiye’de orga­nize gıda perakendesi, modern yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş olsa da, Gıda Pe­rakendecileri Derneği (GPD) Başkanı Alp Önder Özpamuk­çu’nun ifadesiyle sektör pazar payının gelişmiş ülkelerin ge­risinde kalması ve son yıllar­da artan maliyet baskıları ne­deniyle büyüme potansiyeli­ni tam olarak kullanamıyor.

Dernek bünyesindeki gıda pe­rakendecilerinin 2024 yılı ci­rolarının 1.5 trilyon TL’nin üzerinde olduğunu aktaran Öz­pamukçu, 2025 büyümelerinin ise enflasyon paralelinde git­tiğini söyledi. “Organize gıda perakendesi ülkemizde halen yüzde 45 pazar payına sahip. Bu seviye gelişmiş ülkelerin çok gerisinde” diyen Özpamuk­çu, birçok kalemde maliyetler­deki artışın enflasyonun üze­rinde gerçekleşmesinin sek­törün daha da büyümesinde zorluklar yarattığı­na işaret etti.

“Güvenli gıda, sürdürülebilir zincirle mümkün”

Gıda güvenli­ği, arz güvenliği ve sürdürülebilir ta­rım konularında sektörün gündemini değer­lendiren Alp Önder Özpamuk­çu, gıda güvenliğinin yalnızca halk sağlığı değil, aynı zaman­da ekonomik istikrar ve sürdü­rülebilir kalkınma açısından da stratejik bir öncelik haline gel­diğini vurguladı. Özpamukçu, “Güvenilir, izlenebilir ve ulus­lararası standartlara uyumlu gıdaya erişim artık bir tercih değil, zorunluluk.

Bu anlam­da güvenli gıda üretimi güç­lü tarım ve sürdürülebilir üre­tim zinciri ile mümkün. 2012 yılından bu yana, Türkiye’de modern perakende sektörü­nün gelişmesi ve kurumsallaş­ması, gıda perakendeciliğinde uluslararası standartların ya­kalanması konularında faaliyet gösteren Gıda Perakendecileri Derneği (GPD), Türkiye’nin ve dünyanın en kritik gündemin­den biri olan gıda güvenliği konusun­da da çalışmaları­nı sürdürüyor” de­di.

İklim değişikli­ği, küresel tedarik zincirindeki kırıl­ganlıklar, artan ma­liyetler ve üretim planlamasındaki eksikliklerin Türkiye’de gıda güvenliği açısından temel risk­ler oluşturduğuna dikkat çe­ken Özpamukçu, “Türkiye gibi dört mevsimi yaşayan, zengin tarım potansiyeline sahip bir ülkede, bu potansiyelin eko­nomiye yansıyabilmesi ancak planlı üretim, teknoloji kulla­nımı ve sürdürülebilir destek politikalarıyla mümkün. Güç­lü bir tarım zinciri; kırsaldan kente, tarladan market rafına kadar istikrarı beraberinde ge­tirir” diye konuştu.

“İşimizin yüzde 80’i tarım ve hayvancılıkla bağlantılı”

Organize gıda perakendesi­nin, üretimden tüketiciye uza­nan sürecin her aşamasında önemli bir sorumluluk üstlen­diğini belirten Alp Önder Öz­pamukçu, “Gıda perakendecili­ği, yalnızca ürün satmak değil, ürünü doğru üretmek, zama­nında ulaştırmak ve süreci sür­dürülebilir şekilde yönetmek. Üyelerimiz bu anlayışla üre­ticiden tüketiciye giden her adımda kalite, denetim ve şef­faflık ilkelerini gözetiyor” ifa­delerini kullandı.

Organize gı­da perakendesinin bugün Tür­kiye’de 47 bin satış noktası ve 465 bini aşkın istihdam ile ka­yıtlı ekonomiye önemli katkı sağladığını dile getiren Özpa­mukçu, şunları söyledi: “Bu ya­pının en önemli avantajların­dan biri, gıda ürünlerinde ka­lite güvencesi, izlenebilirlik ve denetim süreçlerinin güçlü bir sistematik içinde yürütülmesi. Gıda perakendeciliği işimizin yüzde 80’i tarım ve hayvancı­lıkla doğrudan bağlantılı. Ta­rımda ilerleme kaydedilmeden gıda arz güvenliğini sağlamak mümkün değil.

Bu nedenle üre­timin planlı hale getirilmesi, kooperatiflerin güçlendirilme­si ve üreticilerin modern tek­niklerle desteklenmesi büyük önem taşıyor.” Gıda güvenli­ğinde uluslararası standartlara uyumun yalnızca ihracat için değil, iç pazarda da güven or­tamı yaratmak açısından kri­tik olduğunu vurgulayan Öz­pamukçu, “Tüketicinin güveni, üretimden dağıtıma kadar her aşamada ortak bir kalite dili­ne sahip olmaktan geçiyor. Bu standartlar hem markalarımı­zın hem de ülkemizin itibarı açısından vazgeçilmez” yoru­munu yaptı.

Gıda güvenliği 18 Kasım’da masaya yatırılacak

GPD’nin bu yıl 11’incisini düzenleyeceği Ortak Gelişim Kongresi hakkında da bilgiler veren Alp Önder Özpamukçu, 18 Kasım 2025 tarihinde gerçekleştirilecek kongrede gıda güvenliği ve sürdürülebilir üretim konularının farklı açılardan ele alınacağını belirtti. Özpamukçu, “Sektörümüzün tüm paydaşlarını aynı masa etrafında buluşturan Ortak Gelişim Kongremizde, gıda güvenliğini çok boyutlu biçimde tartışacağız. Bu alanda atılacak adımların hem üreticilerimizin hem tüketicilerimizin geleceği için belirleyici olacağına inanıyoruz” dedi.

Özpamukçu’ya göre verimliliği artıracak 7 adım

1-Planlı ve bölgesel üretim: Uygulamaların etkin hale getirilmesi.

2-Sözleşmeli tarım: Yaygınlaştırılarak üreticinin güvence altına alınması.

3-Girdi desteği: Çiftçiye gübre, yem ve tohum desteğiyle maliyet kontrolü sağlanması.

4-Kooperatiflerin güçlendirilmesi: Pazarlama süreçlerinde aktif hale getirilmeleri.

5-Dijital tarım: Teknoloji kullanımıyla verimliliğin artırılması.

6-Genç çiftçi teşviki: Sosyal ve ekonomik teşviklerle desteklenmeleri.

7-Sürdürülebilir yöntemler: Su ve toprak dostu üretim modellerinin yaygınlaştırılması.