AKP iktidarının ilk yıllarında Meclis’te Yolsuzlukların Sebeplerini Araştırma Komisyonu kuruldu. CHP ve AKP’li milletvekillerinden oluşan komisyon, 2003’ün Haziran ayında rapor çalışmasını tamamladı. Türkiye bugün yolsuzluk ve yargıya güven gibi konuları tartışırken, Meclis’te 22 yıl önce hazırlanan bu rapordaki tespitler dikkat çekti.
Raporun girişinde yolsuzluğun tanımı “Yolsuzluk = Tekelci yapılar + Tek başına karar alma yetkisi + Hesap vermеme” formülüyle yapıldı. Raporda yolsuzluğun nedenleri için ise “gelir dağılımındaki adaletsizlik”, “enflasyon artışı”, “hukuk devleti anlayışının tam olarak gerçekleştirilememesi”, “hesap verme mekanizmalarının eksikliği” gibi başlıklara yer verildi.
‘BÜROKRATİK KADROLAR ‘GANİMET’ GİBİ’
Raporda yolsuzluğun bürokratik nedenlerinin açıklandığı başlıkta “Siyasilerin bürokratik yapı üzerindeki etkisi nedeniyle, iktidara gelen her siyasi parti, büyük çaplı değişiklikler yapmakta ve bu nedenle, ülkemiz bürokrasisi liyakat sistemi üzerine oturtulamamaktadır. Siyasi liderlerin ve parti mensuplarının bürokratik kadroları ‘ganimet’ biçiminde dağıtmaları, bürokratlar açısından da siyasi parti çıkarlarını ön plana çıkarmaktadır” değerlendirmesi yapıldı.
Kamuda görev yapan üst düzey yöneticilerin çok sık değiştirildiği de belirtilen raporda “Öyle ki, her siyasi iktidar ve hatta aynı iktidarın Bakanlar Kurulu’ndaki değişiklikler de, başta en yüksek kamu görevlileri sayılan müsteşarlar ve genel müdürler olmak üzere, tüm üst düzey yöneticilerde bir tedirginlik yaratmakta ve bu kişilerin görevlerini etkin ve verimli bir şekilde yapmaları imkansız hale gelmektedir” denildi.
‘KİŞİLERE GÖRE HUKUK’ UYGULAMASI
Raporda yolsuzluğun nedenlerinden olarak verilen “Hukuk Devleti Anlayışının Tam Olarak Gerçekleştirilememesi” başlığının altında şu ifadelere yer verildi:
“Anayasada belirtilen ‘hukuk devleti’ ilkesine rağmen hukuk devletine olan inancın sarsılması, yargının ve Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında gelmektedir. Kişilere göre farklı hukuk uygulaması olabileceği anlayışını gösteren bazı örnekler, insanların yargıya olan inancının sarsılmasına neden olmaktadır. Ancak hukuk devleti ilkesinin uygulanmasını gerçekleştirmek sadece yargının görevi değildir. Devletin diğer tüm kurum ve kuruluşları da işlem ve kararlarında bu ilkeye uyarak hukuka uygun işlemler tesis etmekle yükümlüdürler. Ne yazık ki bazen bu kurumlar, anılan ilkeyi gözardı ederek kararlar ve işlemler oluşturabilmekte, yanlışların ilgililer tarafından yargıda düzelttirileceğini düşünmektedirler. Bu da hukuk devleti ilkesinin işlerliğini olumsuz yönde etkilemektedir.”